21 Ocak 2008

PakizeKuş Hanım



Merhaba,

Size bugün dünyalar tatlısı bir kızın hikayesini anlatacağım. Adı Pakize ben verdim ismini amaaa artık oda biliyor adını.

Pakize, bir güvercin; dışardan bakan birine göre alelade bir güverci gibi görünebilir ama bana göre öyle değil. Ben, onu 50 güvercinin arasından seçebilirim. Yürüyüşünden bakışından herşeyinden. Biz 5 yıl önce, bu evimize taşındığımızda tanıştım onunla, onun bir ayağı yok diğeride felçli ama o kadar güzel yok etmişki bedeninde bu sakatlığını gayet güzel yürüyebiliyor. Ama hayvanlarda insanlar gibi engellilere karşı acımasız, yem attığınızda diğer güçlü palazlı kuşlar onu dövmeye çalışıyor du. Du diyorum çünkü artık Pakize bizim balkonu sahiplendi ve kimseye papuç bırakmıyor.

Sabah kalkınca ilk iş balkona gidip perdeyi aralarım. Pakize orda balkon demirinde bekliyor olur beni :) Beni görür görmez kendini göstermek için demirin bir köşesinden kanatlanıp diğer köşesine geçer, kafasını uzatır bana bakar. Kuş deyip geçerler ama o beni tanıyor ve yemek istiyor işte daha nasıl belli edebilir ki işte bi söylemediği kalıyor, söyleyemiyor. Beş yıldır o bizi biz onu bırakmadık. Çok yaşasın kızım sağlıklı olsun hiç bırakmaya niyetim de yok.

Geçtiğimiz yaz, balkona başka bir güvercin çift yumurta yaptı ve haliyle hiç bir güvercini yaklaştırmadı Pakizeyi de, bende yavruya kıyamadığım için dokunmadım. Ama yazın sonunda Pakize geldiğinde perişan vaziyetteydi. Beslenememiş tüyleri dökülmüş yaralar olmuş bedeninde, oturdum ağladım üzüntüden. Kızıma bakamamıştım ölmek üzereydi :(
Hemen yoğun buğday tedavisine başladım, kızım bir haftada kendine geldi. Tüyleri eski parlaklığına döndü. Palazlandı. Şimdi bugünler de pencere önüne gelmeyi hatta içeri girip yemeyi öğrendi. Yemeğini alana kadar bekliyor ve kursağı şişene kadar yiyor. Nede olsa güvenceye alması gerek kendini ya öbür kuşlar ortak olursa yemeğine :) Ye benim tatlı kızım bal şeker helal olsun. Allah senide tüm hayvan dostlarımı da korusun.














Hiç yorum yok: